Mâtürîdî'ni̇n Ahsen-İ Takvîm Ve Esfel-İ Sâfi̇lîn
Mâtürîdî'ni̇n Ahsen-İ Takvîm Ve Esfel-İ Sâfi̇lîn
GİRİŞ
H
z. Peygamber’in vefatından sonra
İslâm coğrafyasında çeşitli kültürler-
le tanışan ve dinî esasları aklî yön-
temlerle temellendirmeyi, varlığın/
âlemin kaynağını araştırmayı kendisine görev
edinen Müslüman kelâmcılar1; deliller getirerek
hasımların çarpık, fasit, zararlı düşüncelerini or-
taya çıkarmak sûretiyle şüpheleri giderecek açık-
lamalarda bulunmuşlardır ve böylece şüpheci,
inkârcı fikirlerle mücadele etmişlerdir. Bu min-
valde İslâm inanç esaslarına aykırı ve zararlı ça-
lışmalar yürütenlere karşı reaksiyoner bir çizgiyi
temsil ederek bu fikrî mücadelenin öncüleri olan
Mu’tezîle âlimlerini ve görüşleriyle Ehl-i sünnet
akîdesinin şekillenmesinde önemli rol oynayan
Ebû Hanîfe’yi (ö. 150/767) -özellikle-hatırlamak
gerekmektedir. Düşünce sisteminin temellerini
Ebû Hanîfe’nin fikirlerine dayandıran, Ebû Hanî-
fe’nin fikirlerini sistemli hâle getiren ve Ehl-i
sünnet kelâmının inşâsına öncülük2 yapan âlim,
İmâm Ebû Mansûr el-Mâtürîdî’dir (ö. 333/944).
O, Mu’tezîlî âlimler gibi “ilâhî rahmet”3 olarak
nitelediği vahyî bilginin yanı sıra ilâhî emanet4
1
İslâm dininin ana ilkelerini, iman esaslarını aklî ve
naklî/vahyî delillerle açıklamayı, İslâm’a yöneltilen
eleştirileri cevaplandırmayı ve ortaya çıkabilecek
şüpheleri gidermeyi amaç edinen ilme, kelâm ilmi
denilmektedir. Bk. Bekir Topaloğlu, Kelam İlmi Giriş,
5. Baskı, (İstanbul: Damla Yayınevi, 1996), 19-25.
2
Bekir Topaloğlu, “İmam Mâtürîdî’nin Temel İslam
Bilimlerindeki Yeri”, İmam Mâtürîdî ve Mâtürîdîlik,
(İstanbul: İFAV Yayınları, 2012), 40; Bekir Topaloğlu,
“Mâtürîdî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi,
(Ankara: TDV Yayınları, 2003), 28: 151.
3
Mâtürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, thk. Mehmet Boynukalın,
(İstanbul: Mizan Yayınevi, 2005), 3: 183; 9: 417.
4
Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, nşr. Bekir Topaloğlu-Mu-
hammed Aruçi, (Ankara: TDV Yayınları, 2003), 208;
Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, trc. Bekir Topaloğlu, (İstan-
bul: İsam Yayınları, 2002), 172 (sonraki dipnotlarda ter-
cümedeki sayfa numaraları parantez içinde gösterile-
cektir); ayrıca Ahzab sûresi, 33/72. âyet-i kerîmede
“Biz emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik de onlar
MÂTÜRÎDÎ’NİN AHSEN-İ TAKVÎM VE ESFEL-İ SÂFİLÎN YORUMU: Tîn Sûresi’nin Te’vîli Bağlamında İnsan Anlayışı 811
onu yüklenmeye yanaşmadılar, ondan korktular. İnsan ise çok zalim ve çok cahil ol-
duğu hâlde onu yüklendi.” şeklinde انا ارضنا االمانة على السمواة و االرض و الجبال فابين ان
) ) يحملنها و اشفقن منها و حملها االنسان انه كان ظلوما جهوالgeçen insanın yüklendiği “ema-
net” ifadesi için bk. Fahreddin er-Râzî, Mefâtihu’l-gayb, (Beyrut: 1981), 25: 235;
Kâdi Beyzâvi, Envâru’t-tenzîl ve esrâru’t-te’vîl, (Beyrut: ts.), 4: 40; Zemahşeri,
Keşşâf, thk. A. Muhammed Muavvad, (Riyad: 1418), 5: 102.
5
Sönmez Kutlu, “Mâtürîdî Akılcılığı ve Bunun Günümüz Sorunlarını Çözmeye
Katkısı”, İmam Mâtürîdî ve Mâtürîdîlik, (İstanbul: İFAV Yayınları, 2012), 550.
6
Mâtürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, thk. Ahmed Vanlıoğlu ve diğerleri, İlmî Kontrol Bekir
Topaloğlu, (İstanhul: Mizan Yayınevi 2005-2010), 17: 264; Mâtürîdî, Te’vilâtü’l-
Kur’ân Tercümesi, ed. Yusuf Şevki Yavuz, çev. Mehmet Erdoğan, (İstanbul: Ensar
812 DİYANET İLMÎ DERGİ · CİLT: 56 · SAYI: 3 · TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
8
Mâtürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 17: 263.
814 DİYANET İLMÎ DERGİ · CİLT: 56 · SAYI: 3 · TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
9
Mâtürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 17: 263-264.
10
Mâtürîdî’nin yöntemine ilişkin şu tespitler hatırlanabilir: “Mâtürîdî’nin tefsir
anlayışı, Kur’ân’ın Kur’ân’la, sahih hadis ve haberle, dil bilgisi kuralları ve aklî
istidlâlle açıklamaktan ibarettir. Rivayetleri bazan değerlendirir, bazan olduğu gibi
zikreder ya da, ‘Bu meselede aslolan budur ...’ diye başlayıp konuyla ilgili bakış
açısını ortaya koyar ve ona göre bir sonuca ulaşır. Kaynaklarda yer alan İsrâiliyat’la
ilgili rivayetleri Mâtürîdî de kaydeder, dinin kesin hükümleriyle bağdaşmıyorsa
bunları eleştirir, değilse irdelenmesinin gerekmediğini söyleyerek verilmesi istenen
mesaj üzerinde durur.” Bk. Bekir Topaloğlu, “Te’vilâtü’l-Kur’ân”, Türkiye Diyanet
Vakfı İslâm Ansiklopedisi, (Ankara: TDV Yayınları, 2012), 41: 32-33.
MÂTÜRÎDÎ’NİN AHSEN-İ TAKVÎM VE ESFEL-İ SÂFİLÎN YORUMU: Tîn Sûresi’nin Te’vîli Bağlamında İnsan Anlayışı 815
12
el-En’am, 6/164.
13
Günay Tümer, “Asli Günah”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, (Ankara:
TDV Yayınları, 1991), 3: 496-497; Ömer Faruk Harman, “Mes’ûliyetin Şahsiliği
Açısından İlk Günah Problemi”, Kur’ân-ı Kerim’de Mes’ûliyet, (İstanbul: Ensar
Neşriyat, 2006), 417-428.
14
“…hudûs, yokken var olma vasfından ibârettir.” Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, 30 (26).
15
“Alem veya alâmet kelimelerinden türetilen “âlem” kelimesi sözlükte yollardaki
nişan, bayrak, dağ anlamlarına gelir. Ontolojik açıdan Allah’a delâlet eden bütün
yaratıklara, yani mâsivaya âlem denilmiş, “âlemîn” şeklindeki çoğul kullanımı ise,
MÂTÜRÎDÎ’NİN AHSEN-İ TAKVÎM VE ESFEL-İ SÂFİLÎN YORUMU: Tîn Sûresi’nin Te’vîli Bağlamında İnsan Anlayışı 817
ifade etmekte; yaratılan yani hâdis olan tüm âlemi, Yaratan yani kadîm
olan Allah’a işaret saymaktadır. O halde Matüridî’ye göre başta insanın
kendi varlığı, bilgi edinme imkânları ve aklı/akıl yürütme yeteneği olmak
üzere hayat ve ölüm gerçeği, kısaca evrenle ilgili fark edilebilen ya da fark
edilemeyen tüm özellikler her türlü eksiklikten münezzeh, her türlü kemâl-
le muttasıf Allah’ın varlığına, birliğine ve üstün özelliklerine işaret eden
göstergeler konumundadır.16
Âlemdeki varlıklar içerisinde yer alan ve âlemin bir parçasını oluşturan
insan da; hâlden hâle değişen-dönüşen, acziyet sahibi, bozulan yönlerini
düzeltemeyen, sonlu ve sınırlı vb. gibi maddî/fizikî özellikleri yanında
onu diğer yaratılmışlardan ayıran manevî özellikleri veya aklî, irâdî ve
vicdanî kapasitesini ifade eden fıtrî hususiyetleri taşımakta, böylece hem
tüm yaratılmışları etkileme ve yönetme imkânı elde etmekte hem de diğer
yaratılmışlardan üstün bir konuma ulaşma olanağı bulabilmektedir.17 Ma-
türidî’nin belirttiği üzere kendisine verilen akıl yürütme yeteneği ve irâde
sebebiyle Allah’ın muhatap aldığı insanoğlu18, hayattan lezzet alır, hayatı
arzular, var olmayı yokluğa, hayatı ölüme tercih eder.19 İşte Allah’ın en
güzel şekilde yaratarak20, rubûbiyyetinin ve vahdâniyetinin delillerini kod-
layarak21 varlık ve hayat bahşettiği, peygamberlerin dâvetiyle desteklediği22
insanoğlu; işlediği ameller sebebiyle, övülmüş ahlâklar/güzel huylar, tercih
ettiği güzellikler vesilesiyle kemâle erebilecek23 ve böylece taşıdığı aklî,
manevî yetenekleri yanında kendisine verilen özgür irâdenin bedeli olan
dünya imtihanını24 kazanabilecektir.
İnsana hayat vasfını kazandıran ruhun25 üflenmesinden ruhun bedeni
mevcûdatın bütün cinslerini ayrı ayrı ifade etmek şeklinde anlaşılmıştır.” Bk. Nesefi,
Tebsıratü’l-edille fî usûli’d-dîn, nşr. Hüseyin Atay-Şaban Ali Düzgün. (Ankara:
2003-2004), 1: 62; Halife Keskin, İslâm Düşüncesinde Allah Âlem İlişkisi, (İstanbul:
Beyan Yayınları, 1996), 69; İzmirli İsmail Hakkı, “Âlem”, İslâm Türk Ansiklopedisi,
(İstanbul: 1941),1: 216.
16
Mâtürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 5: 27; 9: 405; 11: 142, 180, 197; 13: 172-173; Mâtürîdî,
Kitâbü’t-Tevhîd, 25 (21); 43 (36-37); 48-50 (40-41); 106-107 (88-89); 127-128 (103-
104); 146-151 (118-122); 164-165 (133-134); 218 (180).
17
Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, 157 (127); 191 (157); 207-211 (171-174); 278 (227); 267
(216-217), 274 (224).
18
Matürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 16: 313.
19
Matürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 5: 309; 7: 61.
20
Matürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 3: 283; 6: 103: 12: 20-21; 17: 269-270.
21
Matürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 17: 55.
22
Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, 271-286 (221-232); Matürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 4:
190-191.
23
Matürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 6: 140.
24
Matürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 5: 307; 17: 208-210.
25
Matürîdî, Te’vîlâtü’l-Kur’ân, 1: 279; 2: 477; 4: 119; 5: 84-86; 8: 28, 71, 348-350; 7:
195; 8: 28, 71, 348-350; 9: 289; 12: 342-344; 13: 216; 15: 280.
818 DİYANET İLMÎ DERGİ · CİLT: 56 · SAYI: 3 · TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
terk etmesine26 (yani ölüme) dek yaşanan her süreç Allah’ın gözetimin-
de olmakla birlikte, onun akıbetini belirleyen anahtar konum insanın fıtrî
yapısına kodlanan idrâk, akıl ve irâdenin doğru kullanılıp kullanılmaması-
na bağlanmıştır.27 İşte insanın yaşam serüveni ve akıbetini belirleyen akıl,
irâde ve vicdan gibi faktörler hem nice hikmetler içermektedir;28 hem de
Allah’ın varlığına, birliğine, üstün sıfatlarına ve yaratışına delâlet eden
gösterge işlevi sunmaktadır.29 O halde Matüridî’nin düşünce dünyasında,
akıl nimeti sayesinde hem kendi yapısında bulunan hem de evrene yerleş-
tirilmiş tevhîd işaretlerini okuyabilen30, çevresindeki eserlerin taşıdığı izle-
ri sürerek Allah’ın varlığını ve birliğini bilebilen31 insanın evrendeki özel
konumu; yaratılışın gâyesi olması, mahlûkâtın insanın faydasına münhasır
kılınması, imtihana tâbi tutulması,32ikinci âlem olan âhiret hayatına33 yö-
nelik taşıdığı sorumluluk bilinci/mükellefiyeti34 gibi hususlar sebebiyledir.
Matüridî’nin dikkat çektiği gibi “Kendini bilen Rabbini bilir.” ilkesi35
esas alındığında; insanın Allah’a ve kendisinin de bir parçası olduğu âleme
karşı sorumlulukları ön plâna çıkacak ve böylece ancak Rabbini bilen ve
dolayısıyla da varlığa ve hayata bakış açısında kulluk bilincini ve tevhîd
merkezli bir kavrayışı önceleyen36, adâlet37 ve hikmet38 ilkesini gözeten,
Rabbine şükreden39 ihsan sahibi40 her insan; hem Allah nazarında, hem di-
ğer insanlar ve tüm yaratılmış varlıklar arasında şeref ve seçkinlik/üstün-
lük41 pâyesiyle konumlanacaktır. Öyle anlaşılıyor ki Matüridî’nin “küçük
bir âlem”42 olarak nitelediği insanı, diğer yaratılmışlardan ayrıcalıklı kılan
26
Matürîdî, Te’vîlâtü’l-Kur’ân, 14: 215.
27
Matürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 2: 24, 41, 245; 3: 173; 4: 261-262; 5: 34, 56-57, 368-
369; 6: 119-120.
28
Mâtürîdî, Te’vîlâtü’l-Kur’ân, 2: 489; 3: 336-337; 4: 65; 6: 117-118, 307; 7: 82, 480-
481, 526; 8: 1718, 22.
29
Matürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 3: 7; 5: 180, 337; Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, 35-36 (30),
47-51 (39-42), 199 (164), 266 (216).
30
Matürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 5: 368; 10: 17.
31
Matürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 9: 368-369.
32
Matürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 1: 58; 2: 512-513; 5: 154, 160, 171, 218-219, 269; 10:
218-219; 11: 74; 13: 324; 14: 285; 16: 171; Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, 352 (282).
33
Matürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 7: 480-481.
34
Matürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 2: 289; 4: 25, 112; 8: 56; Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, 157.
35
Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, 159-162 (129-132).
36
Mâtürîdî, Te’vîlâtü’l-Kur’ân, 2: 270; 11: 75.
37
Matürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 1: 296; 5: 325-326; 8: 104, 176-177, 282-283; 11: 228-
229; 13: 56; 15: 126; 17: 382-383.
38
Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, 152 (124), 345-347 (276-278).
39
Matürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 1: 60; 11: 229.
40
Mâtürîdî, Te’vîlâtü’l-Kur’ân, 8: 178-179; 252; 11: 80; 15: 312.
41
Mâtürîdî, Te’vîlâtü’l-Kur’ân, 1: 208; 5: 249; 10: 35.
42
Mâtürîdî, Te’vîlâtü’l-Kur’ân, 1: 296; 2: 418; 5: 383; 10: 91; Mâtürîdî, Kitâbü’t-
MÂTÜRÎDÎ’NİN AHSEN-İ TAKVÎM VE ESFEL-İ SÂFİLÎN YORUMU: Tîn Sûresi’nin Te’vîli Bağlamında İnsan Anlayışı 819
rak ifadelendirdiği duyu bilgisinin -iki kanal gibi iç ve dış duyular halinde
birlikte çalışarak- akla bilgi malzemesi sağladığından, duyuların kendileri-
ne has idrâk alanları/sınırları olduğundan bahsetmiştir. Ayrıca o, duyularda
ve duyu objelerinde engellerin bulunmaması gerektiğine de dikkat çekerek
maddî varlıklar alanındaki en temel, en açık ve aklî bilgilere ulaştıran en
güvenilir bilgilerin duyularla elde edildiğini belirtmiştir.47
Mâtürîdî, duyu verilerinin akla malzeme sağlayan kanallar oluşturması
ve gelen malzemelerin aklın değerlendirmesine sunulması bir yana özelikle
insanın duyu verilerinin farkında olması özelliğinin onu diğer canlılardan
ayırdığını söylemiştir. Zira dikkatini çevresine, maddî dünyaya çeviren ön-
yargısız bir zihin, duyu verilerini akıl süzgecinden geçirip değerlendirdik-
ten sonra bilgiye dönüştürebilmekte dahası duyu bilgisine dayanarak duyu-
larla algılanamayan varlıkların, metafizik varlığını icmâlen de olsa akılla
bilebilmektedir.48 Yani farkındalık özelliğiyle birlikte duyu verileri aracılı-
ğıyla fizikî âlem üzerinde akıl yürüten, elde edilen somut verilerden hareket
ederek çıkarımlar yapan insan aklı, duyuların sınırını aşıp tabiatüstü âlemin
varlığının bilgisine ulaşabilmektedir. Birçok şeyin doğruluğunu veya yan-
lışlığını anlamayı, iyiyi-kötüyü ayırt etmeyi sağlayan akıl yürütme eylemi
sayesinde insan; böylece mahlukâttaki sonradanlığı, acziyyeti, tedbîri, hik-
meti fark edebilmekte ve bir yüce yaratıcıya olan ihtiyacı kavrayabilmek-
tedir, başka bir deyişle kendi yapısı ve çevresi üzerinde gerçekleştirdiği is-
tidlâl sayesinde hâdis/sonradan olan mahlûkâttan farklı ve üstün niteliklere
sahip olan kadîm/ezelî bir varlığı, yani Allah’ın varlığını ve birliğini bilebil-
mektedir.49 Aklı temyiz kâbiliyeti, insanda bulunan en kıymetli şey/yetenek
olarak değerlendiren Matürîdî, akletmeyi fıtrî bir eylem olarak görmüştür.50
Dış dünya üzerindeki gözlemler sayesinde önyargısız bir şekilde elde edi-
len, doğru önermelere dayanarak gerçekleştirilen akıl yürütmelerin insanı
zorunlu olarak temel ahlâkî ilkelere, Allah’ın varlığına ve birliğine ilişkin
bilgiye götüreceğini savunmuştur. Ancak o, gerçeği bilmenin îmana ve salih
ı’yân terimi “göz ile görmek, müşâhede etmek” anlamlarına gelmektedir. Ancak
Mâturîdî, bu terimin kapsamını geniş tutmuş, görme ile birlikte diğer dış duyuları, iç
dünyamızla ilgili olup bitenlerin bilgilerini sağlayan iç duyuları kastetmiş, yani bilgi
verici olarak yani tüm hissiyât ve vicdâniyyâtı içine alacak şekilde kullanmıştır.
Matürîdî, Te’vîlâtü’l-Kur’ân, 5: 238; Matürîdî, Kitâbü’t-Tevhid, 12 (9-10).
47
Matürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, 6-7 (4-5), 12 (9-10), 19 (16), 25-27 (21-23), 31 (27), 95
(79), 133 (106), 148 (120), 159-161 (129- 131), 175 (142-143), 186-187 (152), 222-
226 (183-186), 235-236 (193-194), 360 (288); Matürîdî, Te’vîlâtü’l-Kur’ân, 2: 179,
509; 6: 51.
48
Matürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 8: 174, 9: 461, 462; Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, 372
(298).
49
Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, 15-17 (13-14), 20 (17), 35-36 (30-31), 42-50 (35-42), 160-
161 (131), 163 (133), 170-172 (139-141), 206 (170), 207-210 (171-1714), 218 (180),
220 (182), 399 (319).
50
Mâtürîdî, Te’vîlâtü’l-Kur’ân, 2: 23.
MÂTÜRÎDÎ’NİN AHSEN-İ TAKVÎM VE ESFEL-İ SÂFİLÎN YORUMU: Tîn Sûresi’nin Te’vîli Bağlamında İnsan Anlayışı 821
taşıdıkları izleri fark edebilmekte, selîm aklın bilgi üretme, analiz ve sentez
yapma gücü sayesinde diğer yaratılmışlardan ayrıcalıklı ve değerli bir ko-
numda olabilmektedir.58 İşte her fırsatta insana bahşedilen göz, kulak, akıl
gibi araçların Allah’ın nimeti olduğuna, nazar ve istidlâlin önemine dikkat
çeken Mâtürîdî, bu nimetleri yaratılış amaçları doğrultusunda kullanmanın
gerekliliğinden söz etmiştir. Akıl nimetini yerli yerinde, yaratılış amacı doğ-
rultusunda kullanmanın ise önyargılardan arınmış, olgularla mutâbık olan
nazar ve istidlâl faaliyeti ile mümkün olduğunu belirtmiştir.59
Mâtürîdî tüm düşünce sisteminin temelini oluşturan yaratılmış âlem ve
tüm âlemi Yaratan Allah anlayışına uygun olarak akıl da yaratılmış âlemden
bir cüz60 olarak kabul edilmiş, dini öğrenmenin iki esasından (akıl-nakil/
sem’) birini ifade etmiştir.61 Buna göre ilâhî bir emanet olarak insana verilen
akıl, ancak gerektiği gibi yani fıtrata uygun bir şekilde kullanılınca değerli
olabilmekte; Allah’ın varlığını-birliğini, O’nun üstün ilim, kudret, merhamet
ve iradesini, O’na şükretmenin güzelliğini, temel ahlâkî ilkeleri bilebilmek-
te; hayatın imtihan oluşunu, vahyin yol göstericiliğini de keşfedebilmekte-
dir. Tabiatını/Tab’ını aklın ve dinin hedeflediği salih amellere/ölçülü olmaya
çevirerek neticeye odaklanan, delile dayanan, şeytanın tüm engellemelerine
rağmen irâdesini doğru yönde kullanan her insan ise aklın semerelerini top-
layarak kendisi ve çevresine ilişkin çeşitli faydalara nail olabilmektedir.
Akıl yürütmek için esas alınacak çeşitli fizyolojik ve psikolojik hallerin
insanın yapısına tevdî edildiğinden söz eden Matürîdî, aklı yani hakikâti
keşif aracını kullanmanın önemini belirten şu sözleriyle konuyu âdeta özet-
lemektedir;
“İnsana aklını kullanmaktan vazgeçmeyi telkin eden, şeytanî vesvese-
den başka bir şey değildir. Çünkü şeytan, kişiyi aklının semeresinden alı-
koyar, iyi fırsatlara nâil olmak ve istediğini elde etmek için güvencelerini
sarsar. Aklı kullanarak eşyayı düşünmek, onun prensip ve sonuçlarından
gizli olan yanlarını bilmek içindir. İşte bunlarda, nefislerini şehvetlerine
uymaktan alıkoyanlar için hem eşyanın hâdis olduğuna hem de bunları ya-
ratanın varlığına deliller vardır. Bilinsin ki, aklı kullanmaya engel olan,
şeytanın vesvesesi ve işidir.”62
68
Mâtürîdî, Te’vîlâtü’l-Kur’ân, 7: 104-105; Adil Bebek, Mâtürîdî’de Günah Problemi,
(İstanbul: Rağbet Yayınları, 1998), 80-81; bk. En’âm, 6/27-28; Yûnus, 10/90;
İbrahim, 14/44; Mü’minûn, 23/99-100; Fâtır, 35/37.
69
Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, 158 (128-129), 208-210 (172-174); Mâtürîdî, Te’vilâtü’l-
Kur’ân, 12: 102.
MÂTÜRÎDÎ’NİN AHSEN-İ TAKVÎM VE ESFEL-İ SÂFİLÎN YORUMU: Tîn Sûresi’nin Te’vîli Bağlamında İnsan Anlayışı 825
90
Mâtürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 11: 185-187; bk. Fatma Aygün, “Mâtürîdî’nin Te’vilâtü’l-
Kur’ân Adlı Eserinden Allah’ın Varlığına İlişkin Aklî Deliller”, Kelâm Araştırmaları
Dergisi 15/1 (2017): 162.
91
Mâtürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 11: 185-187; bk. Fatma Aygün, “Mâtürîdî’nin
Te’vilâtü’l-Kur’ân Adlı Eserinden Allah’ın Varlığına İlişkin Aklî Deliller”, 163.
92
Mâtürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 17: 222.
MÂTÜRÎDÎ’NİN AHSEN-İ TAKVÎM VE ESFEL-İ SÂFİLÎN YORUMU: Tîn Sûresi’nin Te’vîli Bağlamında İnsan Anlayışı 831
mış fıtrî yapısı ahlâkîlikle donatılmıştır.93 İnsanda doğuştan gelen bir bilgi
olmasa da94 her türlü dış müdahaleden, taklit ve telkinden bağımsız herhan-
gi bir eğilimin var olup olmadığına ilişkin deneyler yapılmıştır. Bu deney-
lerden birisinde ise bebeklerdeki ahlâki eğilimin varlığı açıkça gözlenmiş-
tir. Yale Üniversitesinde psikoloji profesörü Paul Bloom’un “The Moral
Life of Babies” (Bebeklerin Ahlâkî Hayatı) başlıklı makalesinde, altı aylık
bebekler üzerinde ilginç deneyler yapıldığından bahsetmiştir. Buna göre
bebeklere izletilen olaylarda kuklalardan bir tanesi bir tepeye tırmanmaya
çalışıyor fakat başaramıyor, ikinci kukla onu iterek tırmanmasına yardımcı
oluyor, daha sonra tırmanmayı başaran kukla zıplayarak sevincini gösteri-
yor. Bir sonraki aşamada olay baştan alınıyor bu defa tepeye tırmanmaya
çalışan kuklayı geri iterek engellemeye çalışan üçüncü bir kukla figüru
devreye giriyor. “Yardım eden” (iyi) ve “engelleyen” (kötü) kukla arasın-
da bebeklerin seçim aşamasına gelindiğinde ise % 80 oranında “yardım
eden” kuklanın seçildiği görülüyor. Bir başka deneyde ise oyuncak kutusu-
nu açmaya çalışan kuklaya önceki oyuna benzer bir şekilde “yardım eden”
ve “engelleyen” iki figür yöneltiliyor ve bebeklerin çoğunlukla “yardım
eden” kuklayı onayladığı tespit ediliyor.
Bebekler üzerinde yapılan bir diğer deneyde yine üç kukla yer alıyor,
ortadaki kukla sağ taraftaki kuklaya topu attığında sağ taraftaki kukla topu
tekrar geri atıyor. Ancak aynı şekilde soldaki kukla kendine top atılınca
alıp kaçıyor. Sonra topu geri atan ve alıp kaçan kuklaların elinde bulunan
şekerleri alma konusunda bebeklere seçim ortamı hazırlandığında minikle-
rin çoğunun yaramazlık yapıp topu kaçıran bebeğin elindeki şekeri aldığı
hatta bazısının ona tokat atmayı da ihmal etmediği böylece cezalandırmış
oldukları gözleniyor.95 Esasında bu deneyler yoluyla insanın ahlâktan yok-
sun bir hayvan olarak hayata başladığını iddia edenlerin96 hatası da ortaya
çıkmış oluyor ve yine bu deneyler, basit de olsa bebeklerin doğuştan getir-
dikleri ahlâkî bir altyapıya dolayısıyla iyiye yönelme ve adâlet duygusuna
sahip olduklarını göstermesi açısından da önem arz ediyor.
İnsanoğlunda potansiyel halde kodlanmış olan tabiî, duygusal ve aklî ka-
biliyetler, eğilimler bulunmaktadır. Ancak bu donanım ve yetenekler, çevre-
deki uyarıcılarla etkileşime girildikçe açığa çıkabilmektedir ve yaşın ilerle-
mesine, kâbiliyetlerin doğru kullanılmasına bağlı olarak da aklî ve ahlâkî ge-
93
Şaban Ali Düzgün, “Mâtürîdî’de Bireysel Ahlâkî Otonomi”, Gümüşhane Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Dergisi 7/14 (2018): 9.
94
Mâtürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 5: 464-465.
95
Paul Bloom, “The Moral Life of Babies”, New York Times Magazine 3, 2010; Caner
Taslaman, Ahlâk, Felsefe ve Allah, (İstanbul: İstanbul Yayınevi, 2014), 31.
96
Sigmund Freud, Totem ve Tabu, trc. Niyazi Berkes, (İstanbul: Remzi Kitabevi, 1971),
181-82, 226-232; Bedri Katipoğlu, Din Psikolojisi Açısından Freud Psikanalizi ve
Din (İzmir: 1991), 97.
832 DİYANET İLMÎ DERGİ · CİLT: 56 · SAYI: 3 · TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
lişim devam etmektedir. Böylece “fıtrattaki ana karakteri ifade eden ahsen-i
takvîmin” zemin hazırladığı imana ve imanın peşi sıra gelen sâlih amellere,
ahlâkî üstünlüğe yol açılabilmekte, doğru akıl yürütmeler ve doğru tercihler
neticesinde hedeflenen kemâle doğru ilerleme kaydedilebilmektedir.
O halde Mâtürîdî’nin görüşlerinden hareketle “fıtrattan sapma” mesele-
sini kendi içinde öncelikle “Aklı ve İrâdeyi Yerli Yerinde Kullanmamak”
daha sonra ise “Beşeri ve Ahlâki Zaaflara Yenik Düşmek” başlıkları altında
detaylandırabilmek mümkün olabilir.
101
Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, 130-131 (159-162).
102
“Vicdan, sonradan edinilmeyip her insanda “yaratılıştan bulunan” manasında kul-
lanılmış, “Allah vergisi” olarak kendimizde bulduğumuz bir iç sesi, insanın içinde
bulunan ahlâkî otorite, ahlâkî değerler ve eylemler hakkında hüküm verme ve yar-
gılama yeteneğini ifade etmiştir. Bu yeteneğin aktif olmasıyla varlığından bahsedi-
len vicdan, pasif haldeyken yok sayılmıştır.”; ayrıca bk. Osman Demir, “Vicdan”,
Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2013), 43:
100-102.
103
Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, 208-209 (172-173); 280 (228), 284 (231); Mâtürîdî,
Te’vilâtü’l-Kur’ân, 1: 174; 3: 173; 4: 262; 6: 107-110; 7: 19, 33.
104
Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, 11-12 (9-10), 17(14-15), 156-159 (127-129), 279-285
(227-232), 351-357 (279-286); bk. Yusuf Şevki Yavuz, “Mâtüridiyye”, Türkiye Di-
yanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 2003), 28: 168.
834 DİYANET İLMÎ DERGİ · CİLT: 56 · SAYI: 3 · TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
106
“Onlar düşünme ve tefekkürü terk ettikleri için, Allah onların kalplerini mühürle-
miştir de artık onların kalplerinde düşünme ve tefekküre yer kalmamıştır. Allah,
onların kulaklarına da mühür vurmuştur. Çünkü onlar gerçek ve doğru söze kulak
vermemişlerdir. Yine onlar kendi iç dünyalarına ve dış dünyadaki mahlukâta, onla-
rın geçici olduklarını, bir gün yok olacaklarını ve hâllerin sürekli olarak değiştiğini,
böylece onları yaratanın ezelî ve ebedî olduğunu kavramaları için ibret nazarıyla
bakmadıklarından dolayı Allah onların gözlerinde perdeler yaratmıştır.” Mâtürîdî,
Te’vilâtü’l-Kur’ân, 1: 34-35; ayrıca bk. en-Nîsa, 4/155; el-İsrâ, 17/45; el-Kehf,
18/57; Yâsîn, 36/8-9; el-Fussilet, 41/5; Câsiye, 45/23; Mâtürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân,
6: 63, 65 194-195; 11: 283-284.
107
Mâtürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 17: 265.
836 DİYANET İLMÎ DERGİ · CİLT: 56 · SAYI: 3 · TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
108
Mâtürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 2: 502, 511; 5: 368-369; 7: 480-481; 11: 160.
109
Mâtürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 2: 501.
110
Mâtürîdî, Te’vîlâtü’l-Kur’ân, 2: 501-503; 5: 209; 11: 451; 12: 75; 15: 87.
111
Mâtürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 3: 429; 10: 71; 12; 93-94, 342-344; 13: 60-61; 14: 105;
17: 314.
112
Mâtürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 1: 142; 2: 504; 9: 269; 17: 93.
113
Mâtürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 5: 368-369; 8: 109; 9: 269, 343-347; 11: 215.
114
Mâtürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 11: 89-90; 16: 122.
115
Mâtürîdî, Te’vilâtü’l-Kur’ân, 13: 183.
MÂTÜRÎDÎ’NİN AHSEN-İ TAKVÎM VE ESFEL-İ SÂFİLÎN YORUMU: Tîn Sûresi’nin Te’vîli Bağlamında İnsan Anlayışı 837
SONUÇ
İnsanoğlu, kendisine bahşedilen aklî güç ve melekeler sayesinde nesne-
leri kavrayabilme imkânı yanında akılla elde edilen bilgileri somutlaştır-
mayı, akılla bilinemeyen özel ya da ayrıntılı yönleri bilebilmeyi sağlayan
vahyî bilgi ile de desteklenmiştir. İşte hem dünya hem de âhiret mutluluğu-
na ulaşmanın yollarını gösterecek imkânlar insana sunulmuş, ancak verilen
imkânları keşfedip geliştirerek kemâle ulaşmayı sağlayacak kulluk bilin-
cinin ve sâlih amellerin ortaya çıkması dolayısıyla da dünya imtihanının
başarısı insanın özgür irâdesiyle gerçekleştireceği eylemlere bağlanmıştır.
Bu bağlamda Mâtürîdî de dünya ve âhiret mutluluğuna giden yolun baş-
langıcında insana bahşedilen imkânlara/donanıma yani en güzel biçimde
yaratılmışlığa dikkat çekmiş ve ahsen-i takvîm ifadesini bu minval üzere
yorumlamıştır. Buna göre ahsen-i takvîm ile dünyaya gelen her insan, yö-
neleceği doğru istikâmet ve îmanın peşi sıra gelen sâlih amellerin ulaş-
tıracağı ahlâkî üstünlük vesilesiyle gideceği cennet ile ilişkilendirilmiş;
ahsen-i takvîmden saparak küfre ve zulme bulaşan, kötü amelleri tercih
edenler ise varacağı ahlâkî çöküntü neticesinde gideceği cehennem yani
esfel-i sâfilîn ile ilişkilendirilmiştir.
Ahsen-i takvîmden bahsederken özellikle akıl ve irâdeye dikkat çeken
Mâtürîdî, bütün insanlığa bahşedilen selîm aklın; sorumluluk kaynağı olarak
insana doğruyu ve yanlışı ayırt etme imkânı verdiğini, Allah’ın varlığını ve
birliğini, nimet verene şükretmenin gerekliliğini, temel ahlâkî ilkeleri bile-
bilmeyi sağladığını belirtmiştir. Böylece o, selîm aklın insanın iç ve dış dün-
yasını keşfedici özelliğine vurgu yapmıştır. Öyle ki ona göre önyargılardan
arınmış selîm akıl, iman edip sâlih ameller işlemeye giden yolu hazırlamakta
ve insanı hayır ve şer yönünde karar vermeye yani özgür irâde ile eylemle-
rin sorumluluğunu alma noktasına taşımaktadır. Özgür irâde noktasında ise
insan, ya irâdesini hakka ulaşma yönünde kullanacak ve Mâtürîdî’nin en
büyük hayır/iyilik olarak nitelendirdiği imân ve imanın peşi sıra gelen sâlih
ameller ile ahlâkî bir güzellik ortaya çıkacaktır ve böylece cennete çıkan
doğru bir istikâmet izlenecektir. Ya da insan, irâdesini geçici arzular yönün-
de kullanacak ve böylece Mâtürîdî’nin en büyük şer/kötülük olarak nitelen-
dirdiği inkâr ve inkârın peşi sıra gelen kötü ameller ile oluşan ahlâkî çöküntü
ile birlikte cehenneme yani esfel-i sâfilîne giden yanlış bir yola girilecektir.
Ahsen-i takvîmden sapmayı ifade eden inkâr ve kötü amellerin yol açtı-
838 DİYANET İLMÎ DERGİ · CİLT: 56 · SAYI: 3 · TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020
KAYNAKÇA
Alper, Hülya. “Mâtürîdî’nin Akıl ve Vahiy Algısı”. Mâtürîdî’nin Düşün-
ce Dünyası. Ed. Şaban Ali Düzgün. Ankara: T.C. Kültür ve Turizm Bakan-
lığı Yayınları, 2011.
Aygün, Fatma. “Mâtürîdî’nin Te’vilâtü’l-Kur’ân Adlı Eserinden Al-
lah’ın Varlığına İlişkin Aklî Deliller”. Kelâm Araştırmaları Dergisi 15/1
(2017): 150-166.
Bebek, Adil. Mâtürîdî’de Günah Problemi. İstanbul: Rağbet Yayınları, 1998.
Bloom, Paul. “The Moral Life of Babies”. New York Times Magazine
3, 2010.
Demir, Osman. “Vicdan”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi.
43:100-102. İstanbul: TDV Yayınları. 2013.
Demir, Osman Nuri. “İmam Mâtürîdî’de Akıl, İnsanî Doğa (Tab’) ve
Fıtrat = Reason, Human Natuer (Tab’) and Fitrah According to Imam
al-Maturidi”. Diyanet İlmî Dergi 56/1 (2020): 171-203.
Düzgün, Şaban Ali. “Mâtürîdî’de Bireysel Ahlâkî Otonomi”. Gümüşha-
ne Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 7/14 (2018): 1-10.
Ebû Hanîfe. el-Fıkhu’l-ekber. Mısır: 1323.
Freud, Sigmund. Totem ve Tabu. Trc. Niyazi Berkes. İstanbul: Remzi
Kitabevi, 1971.
Harman, Ömer Faruk. “Mes’ûliyetin Şahsiliği Açısın İlk Günah Proble-
mi”. Kur’ân-ı Kerim’de Mes’ûliyet. Ed. Bedreddin Çetiner. İstanbul: Ensar
Neşriyat, 2006.
Işık, Harun. Mâtürîdî’ye Göre Kaza ve Kader. (Basılmamış Doktora
Tezi), Kayseri: 2011.
İsmail Hakkı, İzmirli. “Âlem”. İslâm-Türk Ansiklopedisi. 1: 261-266.
İstanbul: 1941.
Kādî Beyzâvi. Envâru’t-tenzîl ve esrâru’t-te’vîl. Beyrut: ts.
Katipoğlu, Bedri. Din Psikolojisi Açısından Freud Psikanalizi ve Din.
İzmir: 1991.
Keskin, Halife. İslâm Düşüncesinde Allah Âlem İlişkisi. İstanbul: Beyan
Yayınları, 1996.
Kutlu, Sönmez. “Mâtürîdî Akılcılığı ve Bunun Günümüz Sorunlarını
Çözmeye Katkısı”. İmam Mâtürîdî ve Mâtürîdîlik. İstanbul: M.Ü. İlahiyat
Fakültesi Yayınları, 2012.
Mağribî, Ali Abdülfettah. İmamu Ehli’s-sunne ve’l-cemaa Ebû Mansûr
840 DİYANET İLMÎ DERGİ · CİLT: 56 · SAYI: 3 · TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2020